Değerli bir hukukçu olmakla beraber kitabın geneline müthiş bir ego patlaması hakim. Zaten anılarından da sık sık vurguladığı gibi her sınavı birincilikle geçiyor Savaş, geçmişi de hep büyük başarılarla dolu. Kendisine göre en büyük başarısı Refah Partisi'nin kapatılma davası. "İlk defa bir savcı bir partiye dava açıyordu" diye vurguluyor, marifetmiş gibi. Ne yazık ki bu yaptığının demokrasimizin en büyük utançlarından biri olduğunun farkında değil. Kaldı ki, dönemin Refah Partisi içindeki marjinal unsurları bastırmaya hazır ve sistemle uzlaşmaya yatkın bir partiydi. Kapatılması çok daha çarpık sonuçları doğurdu.
Kitaptan anladığım kadarıyla Vural Savaş'ın bir başka açıdan bakmaya, yaptıklarıyla yüzleşmeye ya da günah çıkartmaya hiç mi hiç niyeti yok.
Siyasi içeriği bir yana, kitabın hemen girişindeki anılardan biri beni dehşete düşürmeye yetti. Ne yazık ki bu küçük örnek bir zihniyeti anlamak için de yeterli. Aynen alıntılıyorum:
[Bir davette Karen Fogg] bir ara elinde kadeh bana doğru iyice eğildi ve kimsenin duyamayacağı bir biçimde, "Vural Bey bir gün sizinle başbaşa görüşmek yapmak istiyorum" dedi.
Nezaket kurallarına elimden geldiğince uymaya, özellikle bir kadını incitecek sözler söylememeye daima özen göstermişimdir. Ancak niyetinin bana da çengel atmak olduğu kanatine vardığımdan ve bunu şahsıma karşı ağır bir hakaret olarak algıladığımdan dayanamayıp, iyice anlasın diye, tane tane;
"Karen hanım Türkiye'deki faaliyetleriniz hakkında epeyce bilgi sahibiyim. Bana göre ülkeme zarar vermede Abdullah Öcalan'la yarışıyorsunuz. Bazen birinci sırada o varmış, bazen siz varmışsınız gibi geliyor bana... Beni de satılık bazı kalemlerimiz gibi etkilemeye geleceksiniz hiç zahmet etmeyin. Ama biz Türkler kadınlardan hoşlanırız. Bir 'kadın' olarak ziyaretime geleceksiniz, buyrun bekliyorum" dedim.
Eşimden hiçbirşeyi gizlememişimdir, eve dönüşte b u olayı ayrıntılarıyla anlattım. Eşim Nermin birden telaşlandı;
"Ya gelirse?" dedi.
Ben de gülerek; "Nermin biliyorsun ben bu vatan millet için neler yapmışımdır, gerekirse onu da yaparım" dedim.
Üzerine ayrıca yorum yapmaya gerek yok herhalde. Tek söyleyebileceğim şu: Türkiye bu kafanın, bu zihniyetin hatalarının bedelini ödüyor bugün.
Cuk oturmak...
YanıtlaSil