Geçenlerde Bebek Balıkçısı'nda birkaç gazeteci arkadaş yemek yerken yan masadan bir misafirimiz oldu. Bebek Balıkçısı işte, her zaman meraklı müşteriler barındırıyor demek ki. Okurumuz olan bey hepimizin ayrı ayrı hatırını sordu, hepimize ayrı ayrı hayranlıklarını belirttikten sonra 'Yazılarınızı nerede okuyacağız' diye sordu bana. 
'Artık duvar yazısı yazacağım' dedim, gülerek. 
 Bir kez daha hepimize hayranlığını, bizlerin önemini belirtti. O gittikten sonra bir arkadaşım 'Biz bu abiyle her hafta yemeğe çıkalım, çünkü hiçbirimiz onun kadar yanlış düşünüp, onun kadar yanlış bakamayız, hiç değilse ona bakarak kendimizi hizaya sokarız' diye espri yaptı. O abi farkında değil ki ben artık kaybeden bir takımda oynuyorum.
Bir kez daha hepimize hayranlığını, bizlerin önemini belirtti. O gittikten sonra bir arkadaşım 'Biz bu abiyle her hafta yemeğe çıkalım, çünkü hiçbirimiz onun kadar yanlış düşünüp, onun kadar yanlış bakamayız, hiç değilse ona bakarak kendimizi hizaya sokarız' diye espri yaptı. O abi farkında değil ki ben artık kaybeden bir takımda oynuyorum.
Şu son altı ayda İngilizce birkaç yazı yazmak dışında hiçbir şey yapmadım. Boş vaktimi hiç nitelikli işlerle değerlendirmedim. Aksine boşluğun tadını çıkardım, ucuz televizyon dizileriyle mutlu oldum. 15 yıldır bu işi yapıyorum, bu süre içinde hiç boş kalmamıştım. Kendimi bildim bileli yazdım. Yazmamak hoşuma gitti, alıştım.
Dahası, içimden yazmak da pek gelmedi. Bir şeyler söylemek istediğimde de hep 'Amaaan boşver' diye vazgeçirdim kendimi. Açıkçası, Türkiye'nin vakit kaybettiği tartışmalara bakınca içimden bir cümlelik yanıtlarla, duvar yazılarıyla yanıt vermek gerekiyordu. Erdener Abi gibi: 
- Erdener, Atatürk diktatör mü?
- Hemen çekil diyorum!
Bu durumda yazmamak en iyisi.
Ama işte bazen insanın bir şeyler söylemesi gerekiyor. Hiç öyle ülke kurtarmak için falan değil. Büyük sözler hiç değil. Yazıyla iletişim kurmaya alışmış biri o kelimelerini ortalığa saçmak istiyor yine. Sadece kendim için. Sadece kendi içimdeki kelimeleri bir duvara yazmak için. 
Aylardır bomboş duran bu duvarı dolduracağım doğru zamanı bekliyordum. O gün bugünmüş demek ki.
 
 
Sonunda :)))
YanıtlaSilBırak,insanlar ne derse desinler,ne düşünürlerse düşünsünler...
Önemli olan senin ne yazdığın,düşündüğün ve biz okurların yazacaklarını,düşüneceklerini çok özledik
Türker AĞCA
Hal böyleyken 'kaybeden bir takımda'olmak kazanç olsa gerek.
YanıtlaSilTugce Madayanti şen
Seni seviyoruz güzel insan
YanıtlaSilSevgili Oray.... Ugur MUMCU'yu ben cok sevmistim... seni de oyle sevdim... HG
YanıtlaSil